ARKEOLOJİK
Musular (Musular Öreni)
Kızılkaya Köyünün güneyinde, Musular Tepesi’nin kuzeydoğu yamaçlarından Kızılkaya Köyüne 1 km mesafededir. Höyük Aksaray-Ihlara Karayolunun hemen kuzeydoğusundadır. Musular mevkinin güneybatısında yüzeye çıkmış ana kaya, höyük dolgusu kuzeydoğu ve doğuya doğru kalınlaşarak yamaçta devam etmektedir. Höyük kuzeyindeki tarlalar teraslanarak höyük dolgusu geniş bir alana yayılmıştır. Buralar tarla ve bağ evi olarak kullanılmaktadır.Üzerinde çanak-çömleksiz yerleşimi ve yoğun obsidyen buluntuları ile İlk Tunç ve Demir Çağına ait çanak-çömlek parçalarına rastlanmıştır.
Aşıklı Höyük
Aşıklı Höyük, Aksaray İl merkezinin 25 km. güneydoğusunda, Kızılkaya Köyü sınırları içinde yer alan Akeramik Dönem yerleşim yeridir. Aşıklı Höyük güneydoğusundaki Hasan Dağları ve Melendiz silsilesinin çevreledigi çanak içinde, volkanik, tüflü bir arazide , Melendiz Suyu’nun dar, verimli vadisinde yer almıştır48.
OrtaAnadolu (BatıKapadokya) Bölgesi’nde,Aksaray il sınırları içerinde yer alan ve yerleşmeden alınan
örneklerde yapılan radyokarbon analizlerine göre, 9. binin ikinci yarısı ve 8. binin ilk yarısına (kal.MÖ 8300-7500) tarihlenen Aşıklı Höyük, bölgenin Çanak Çömleksiz Neolitik kültürünün en iyi izlenebildiği yerleşme olması bakımından önemli bir konuma sahiptir.
Aşıklılılar, ilk beyin ameliyatı yapılmıştır.. Yaklaşık 20-25 yaşlarında ölmüş olduğu saptanan bir Aşıklı kadınının kafatasında saptanan delik, bilinen ilk trepanasyon uygulamasıdır. Söz konusu müdahale esnasında kadının yaşamakta olduğu, operasyon sonrasında açılan deliğin çevresindeki hücrelerin kendini yenilemeye başladığı tespit edilmiş ve bu tespit kadının ameliyattan sonra bir hafta kadar daha yaşamış olabileceği şeklinde yorumlanmıştır.(http://www.asiklihoyuk.org/)
Nenezi Dağı
Aksaray İli; Merkez İlçe; Bekarlar Köyü'nün doğusunda; ovanın ortasında yer alan Nenezi Dağı konisinin altındaki düzlükte; geniş bir alana yayılmış bir atölye saptanmıştır. Dağın batı yamacında; eteklerinde de sürüklenmiş; dağınık halde obsidien artıklarına rastlanmıştır.
Aynı yerde; 1993-95 yılları arasında; İstanbul Üniversitesi; Prehistorya Anabilim Dalı'ndan N. Balkan-Atlı'nın başkanlığında; CNRS'den M.C. Cauvin ve bir araştırma ekibi tarafından yürütülen Aksaray; Niğde; Nevşehir İlleri Obsidien Yüzey Araştırması sırasında yüzey toplaması yapılmış ve atölyenin varlığı kesinlik kazanmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.
Güvercinkayası
Aksaray il merkezinin doğusunda; Gülağaç İlçesi'nin kuzeybatısında; Çatalsu (Apsarı) Köyü'nün 1-1.2 km batı-kuzeybatısında; Mamasın Baraj Gölü'nün kıyısındadır. Yerleşme yerine Aksaray-Demirci Kasabası-Apsarı yolu ile kolayca ulaşmak mümkün olabilmektedir.
Kazılar: 1994 yılında U. Esin başkanlığında; S. Gülçur yönetiminde yapılan Aksaray-Niğde-Nevşehir İlleri Yüzey Araştırması'nda bulunmuştur.
Yerleşmenin; kayalığın üstünden aşağıya doğru teraslar halinde indiği görülmüştür. Melendiz Baraj Gölü'nün; suyun yükseldiği zamanlarda yerleşmeyi etkilemesinden dolayı; 1996 yılında Aksaray Müzesi ile ortak bir çalışmayla; Sevil Gülçur'un bilimsel başkanlığında; kurtarma amacıyla kazılmaya başlamıştır. Kazılar günümüzde de devam etmektedir.
Kazı çalışmalarının yanı sıra, Arkeolog/Desinatör Ayşe Haznedar-Özkan (istanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuvarı), 1998 yılında başlattığı çanak çömlek ve küçük buluntulara yönelik arşiv çalışmasını sürdürmüş, kazı ekibi yeni üyelerinden Dr. Eric Coquegniot (CNRS Fransa) 1996-1999 yılları obsidiyen buluntularını incelemeye almış, Dr. Rosalia Christidou (CNRS BurslusuNunanistan) ise kemik aletlere yönelik kullanım izi anallzleri qp çalışmasını kısmen tamamıamıştır. Ankara Başkent Meslek Yüksek Okulu, Istanbul Universitesi Klasik Arkeoloji ve Prehistorya Anabilim Dalları öğrencileri desteğinde oluşturulan restorasyon çalışma grubuysa, 1999 kazı sezonunun önemli yeniliklerindendir.
Acem Höyük
Aksaray merkez ilçenin 18 km. kuzeybatısında, Tuz Gölü’nün güneyindeki Yeşilova Kasabası’nda, Uluırmağın (Melendiz Çayı) suladığı ovada yer alır.Höyükten bakıldığında ilk görülen, batıya doğru alabildiğince uzayan Obruk Platosunun ovalık düz alanı ile güneyde 3268 m. rakımıyla tüm heybetiyle yükselen Hasandağı ve onun gövdesini oluşturan Melendiz Dağı silsilesidir.Kuzeydoğuda belli belirsiz Ekecik Dağı uzanmaktadır. Kuzeyde Tuz Gölü’ne uzanan kıraç alan görülmektedir. Düz ovada, diğer höyüklerin yükseltileri göze çarpmaktadır. Bunlar, Koçaş Tepesi, Tuvak Höyük ve Karahöyük’tür
Bölgedeki Hitit hiyeroglif anıtlarını araştırmak için çıktığı bir gezide yöreye uğrayan Gelb, Acemhöyük hakkındaki ilk bilgileri vermiştir. Gelb,höyüğün büyüklüğünü göz önüne alarak, buranın önemli bir yerleşim olabileceğine dikkati çekmiştir.
B.Tezcan 1951 yılında bölgede yüzey araştırması yapmış, bu esnada Acemhöyük’e de uğramıştır.
Mellaart, 1951–1952 yıllarında Konya Ovasını kapsayan çalışmasında Aksaray’daki bazı höyüklerden de söz etmiş, bunlar arasında Acemhöyük’ü de sıralayarak buradan birkaç çanak çömlek parçasını yayınlamıştır.
Acemhöyük’te kazılarına, 1962 yılında Prof. Dr. Nimet Özgüç başkanlığındaki Ankara Üniversitesi’nden bir ekiple başlanmıştır. Bu ilk dönem kazıları, Samsat Kazıları nedeniyle verilen dört yıllık (1984–1987) ara haricinde 1983 yılına dek sürdürülmüştür.
1988 yılında N.Özgüç başkanlığında kazılar tekrar başlamıştır.
1989 yılından bu yana Prof. Dr. Aliye Öztan başkanlığında,ikinci dönem kazıları olarak, kesintisiz sürdürülmektedir.